Geleneksel lezzetlerin peşinde koşanların ilgisini çeken bir etkinlik, günümüzde popülaritesini artırmaya devam ediyor. Her gün sabahın erken saatlerinde, köy meydanında toplanan insanlar, gözlerin odaklandığı kalede hazırlanan enfes yemeklerin kokusuyla sarılıyor. Sabah 9’dan akşam 5’e kadar süren bu pişirme ritüeli, lezzetli yemeklerin yanı sıra, toplumsal bir birlikteliğin ve geleneklerin yaşatılmasının da en güzel örneklerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Pişirme süreci, yöresel lezzetlerin ustalar tarafından hazırlanmasıyla başlıyor. Yerel malzemelerin özenle seçildiği bu etkinlik, sadece bir yemek yapma sürecinden çok daha fazlasını içeriyor. Herkesin kahvaltısını yapmasının ardından, saat 9’da başlayan hazırlıklara, ilk olarak kalede davul sesinin yankılanmasıyla heyecanla başlanıyor. Bu geleneksel uygulama, sadece bir işaret olmanın ötesinde, köydeki her bireyin bu etkinliğe katılmasını sağlıyor. Davulun sesi, adeta bir çağrı niteliğinde; kalenin etrafındaki insanlarını bu kültürel geleneğe davet ediyor.
Bölgedeki ustalar, bu 8 saatlik süreç boyunca çeşitli yemekler pişiriyor. Özellikle, yöresel et yemekleri, sebze yemekleri ve hamur işlerinden oluşan zengin bir menü hazırlanıyor. Mutfakta yapılan her iş, dikkate değer bir titizlikle yerine getiriliyor. Her yemeğin hazırlanması aşamasında, uygulanan geleneksel tarifler ve yöntemler, bu kültürel mirası canlı tutmayı hedefliyor. Ayrıca, lezzetlerin yanında hazırlanan özel soslar ve yan ürünler de, etkinliğin zenginliğine katkıda bulunuyor.
Bu etkinliğin bir başka önemli boyutu ise, sosyal etkileşimi desteklemesi. İnsanlar, hazırlanmakta olan yemeklerin etrafında toplanarak vakit geçiriyor ve sohbet ediyorlar. Bu durum, sadece bir yemek pişirme etkinliği olmaktan çıkıp, bir sosyal etkinliğe dönüşüyor. Aileler, arkadaşlar ve komşular bir araya gelerek, birlikteliklerini güçlendiriyor. Aynı zamanda, genç nesillerin de bu geleneği öğrenmesi ve geleceğe taşımaları açısından büyük bir fırsat sunuyor.
Etkinliğin sonunda, akşam 5’te, kalede tekrar davul çalınıyor. Bu, hazırlanan yemeklerin tamamlandığını ve herkesin keyifle bu lezzetleri tadabileceği anlamına geliyor. İnsanlar, yemeklerin pişirildiği alan etrafında toplanarak, büyük bir coşku içinde sofraya oturuyor. Yemeğin tadılması, sadece bir damak keyfi değil, aynı zamanda geçmişe nazaran sürdürülebilir bir kültürel dayanışmanın da örneği hâline geliyor. Lezzetli yemeklerin tadına bakılırken, insanların gülümsemeleri ve sohbetleri, bu etkinliğin ruhunu yansıtmakta.
Sonuç olarak, sabah 9’dan akşam 5’e süren bu geleneksel pişirme ritüeli, sadece lezzetli yemekler sunmakla kalmıyor; aynı zamanda insanları bir araya getiren, geçmişi yaşatan ve geleceğe taşıyan önemli bir sosyal etkinlik olarak karşımıza çıkıyor. Her yıl artan katılımın, bu geleneğin devamlılığını sağladığı açık. Kalede çalan davul sesi, sadece bir çağrı değil, aynı zamanda geleneklerin tazelenmesinin ve kültürel zenginliğin bir simgesi hâline geliyor.