Gözde mimar Ece Gürel, 4 gün süren yoğun aramalar sonucunda Belgrad Ormanı'nda bulunarak hastaneye kaldırıldı. Ancak ne yazık ki, doktorların tüm çabalarına rağmen Gürel, hastanede yaşam mücadelesini kaybetti. Bu trajik olay, Türkiye’nin mimarlık camiasında ve sanat çevresinde büyük bir üzüntü yarattı. Genç yaşta hayatını kaybeden Ece Gürel, mimar olarak birçok projede imzası bulunan renkli bir kişiydi. Şimdi, böyle bir kaybın ardında yatan detaylar ve Ece Gürel’in yaşamı üzerine derin bir bakış açısı sunalım.
Ece Gürel, 25 Eylül’de arkadaşlarıyla birlikte Belgrad Ormanı'na pikniğe gitmişti. Arkadaşları, Gürel’in ormanın derinliklerinde kaybolduğunu fark ettikten sonra durumu hemen yetkililere bildirdi. Aile ve arkadaşları ise büyük bir endişe ile o kaçışının ardından hemen arama çalışmalarına katıldılar. 4 gün boyunca, Orman Genel Müdürlüğü ve AFAD ekipleri bölgedeki çalışmalarını sürdürdü. Gürel’in kaybolduğu bölgenin zorlu coğrafyası, arama çalışmalarını oldukça zorlaştırdı. Girişimci ruhu, pozitif enerjisi ve başka bir yaşam tarzı arayışında olduğu bilinen mimar, her zaman doğanın içinde huzur bulmuştu. Bu tabiat aşığı karakterin, neden kaybolduğuna dair birçok spekülasyon yapılsa da, gerçekler ortaya çıkmaya başladı.
Yaralı olarak hastaneye kaldırılan Ece Gürel’in durumunun ciddiliği, tüm Türkiye'yi sarmalayan bir dizi spekülasyona yol açtı. Ece’nin hassas psikolojik durumu ve belki de kişisel zorluklarla yüzleşiyor olması, birçok kişinin dikkatini çekti. Hastaneden yapılan açıklamada, Gürel’in hayati tehlikesinin olduğu belirtildi. Gencin ani kaybı, çevresindekilerde derin bir üzüntü yaratarak, sosyal medyada duygusal paylaşımlarına neden oldu. Gürel, çalıştığı birçok projede genç yeteneklere ilham vermiş ve onların gelişimlerine destek olmuştur. Bu nedenle, onun kaybı sadece aile ve yakınlarına değil, aynı zamanda birçok insana dokunan geniş bir topluluğa etkide bulundu.
Gururla hazırladığı mimari projeler, genç mimarları teşvik etmek adına verdiği seminerler ve farklı sosyal etkinliklerdeki aktif rolü, onu tanınan bir figür haline getirmişti. Ece’nin hayatını kaybetmesi, yalnızca bir kayıp değil, aynı zamanda bir yaşamın daha çok insana nasıl dokunduğunun bir hatırlatıcısı oldu. Cinsiyet, yaş ya da kariyer başarısıyla ilgisi olmadan, herkesin yaşam macerası içinde bazı zorluklarla yüzleşebileceğini anlamamıza yardımcı oldu. Gürel’in yakın arkadaşları ve ailesi, onun hayat dolu karakterinin ve pozitif enerjisinin her zaman anılacağını belirtti.
Sonuç olarak, Ece Gürel’in kayboluşu ve ani ölümü, Türkiye’nin mimarlık dünyasında büyük bir boşluk bırakırken, herkesin bu trajik olaydan bir ders çıkarması gerektiği düşünülüyor. Doğanın insan ruhuna ve yaşamına olan yansımalarının yanı sıra, mental sağlığın öneminin altını çizen Gürel’in hikayesi, unutulmaz bir anı olarak kalacak. Tüm mimarlık camiası, Ece Gürel’i unutmayacak ve onun ilham verici projeleri kalplerimizde hayat bulmaya devam edecek.