Bayramlar, sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, mutluluğu paylaştığımız özel günlerdir. Ancak, bu kutlamaların ardında, bazen göze çarpan bazen de fark edilmeyen bir gerçek vardır: Kendi bayramlarında çalışan çocuklar. Bu durum, birçok toplumda hâlâ yaygın bir şekilde yaşanmakta ve çocukların masum bayram sevinçlerini gölgelemektedir. Bizler, renkli bayram kutlamaları yaparken, kapı aralıklarından sızan o küçük yüzlerin hikayesini düşünmek zorundayız. Çalışan çocuklar, bir nevi bayramların öznesi olabilmenin yanı sıra, toplumdaki adalet arayışının da simgeleri olabilecek bir durumu ortaya koyar.
Çocukken hayalini kurduğumuz bayramlar, çoğumuz için oyun oynamak, yeni giysiler almak ve aileyle bir araya gelmekten oluşuyordu. Fakat maalesef birçok çocuk, bu güzel anların tadını çıkaramadan çalışmak zorunda kalıyor. Ailelerinin geçimini sağlamak için bayramda bile işyerlerinde, pazarda veya sokaklarda çalışan bu çocuklar, özlem duydukları bayram neşesini deneyimleyememekte. Bu durum, çocukların sadece ekonomik koşullarıyla değil, aynı zamanda eğitim hakkı gibi pek çok temel hakkıyla da oynandığını gösteriyor. Her bayram dönemi, onların yaşadıkları zorlukları biraz daha su yüzüne çıkarıyor.
Çalışan çocuklar, çoğu zaman toplumun göz ardı ettiği bir gerçektir. Ebeveynlerin iş bulma sıkıntısı, ailelerin geçim kaygıları ve çeşitli sosyal sorunlar, çocukların çalışma hayatına atılmasına neden oluyor. Bu bağlamda, bayramlar sadece bir kutlama değil, aynı zamanda bu toplumsal sorunlara dikkat çekmek için bir fırsat olmalıdır. Eğitim kurumlarının, STK’ların ve toplumun diğer kesimlerinin, bu çocukların genç yaşta çalışarak kaybettikleri zamanın farkına varması ve gereken önlemleri alması büyük önem taşır. Tüm bireyler, çalışan çocukların bayramlarını kutlaması için toplumsal kaynakları seferber edebilir. Bu sayede, kutlama ruhunu sadece belirli bir kesime ait olmaktan çıkararak, tüm çocuklara ulaştırabiliriz.
Cinayet, şiddet, istismar ya da köleleştirme gibi sosyal kötülüklerle boğuşan çocuklar, bayram zamanını dahi kendi dünyalarında kutlayamadan geçirmektedir. İşte bu noktada, herkesin sorumluluk alması gereken bir zemin oluşuyor. Bayramlar, sadece bir neşe kaynağı olmanın ötesinde, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve adalet arayışının vurgulandığı zamanlar olmalıdır. Çalışan çocukların hikayelerine dikkat çekmek, farkındalık yaratmanın en güçlü yöntemlerinden biridir. Onların sesini duyabilmek ve onlara destek olabilmek adına, herkesi "ben de varım" demeye davet ediyoruz.
Sonuç olarak, her bayram verdiğimiz sözleri ve gücümüzü hatırlatarak, çocukların gözlerindeki ışıltıyı yeniden canlandırma ve onların bayram sevinçlerine ortak olma fırsatına sahip olduğumuzu unutmamalıyız. Çalışan çocukların bayramlarına anlam katmak, onların sadece fiziksel varlıklarını değil, ruhlarındaki umut ışığını da beslemek demektir. Gelin, birlikte onlara bayramı hissettirelim; birlikte umut olalım!